AÇIK MEKTUP;
Tam 5 hafta oldu, bundan kurtulmak için çabalamaya başlayalı. Sana saplanıp, kördüğüm olup herşeyi çözmeye çalıştıkça iyice düğüm olalı. Bunu bir kağıda yazıp boğaza fırlatmak da vardı, ancak olabildiğince çok kişiyi şahit etmekde buluyorum yolumu. İlk kez kalbim kırılıyor 34 yıllık ömrümde, ilk kez birisi için kalbimi kırdığını düşünüyorum. Yokluğunda tam 4 kilo verdim, nasıl uyuduğunu, nasıl koktuğunu, nasıl seviştiğini, nasıl güldüğünü, ne zor güldüğünü, güldüğünde ise nasıl dünyalar güzeli olduğunu, yüzükoyun uyuyup tıkanmayasın diye uykunda seni yan çevirmeye çalıştığım geceleri, üstünü açtığın için üşüyüp cenin gibi kıvrıldığını, seni örttüğümde tekrar huzurla uyuduğunu, benimle ipod'undaki belkide tek yeni şarkıyı paylaşırkenki heyecanını, mecbur olmadığın halde sabahın 6'sında bana omlet yapmanı, aşağıdayım giyin gel diye seslenişini, kapıda sıkı sıkı sarılıp "iyiki varsın Efe'cim" diyerek uğurlamalarını, mesajlar yetmiyor arada bi alo de sesini duyur" demelerini, gülümsemeyi dahi beceremezken benimle kahkaha atabilmeni, sayamayacağım tonla güzel şeyi biranda elimden alıp kayıplara karışalı sen tam 5 hafta oldu ve ben tam 4 kilo verdim. Özür diliyorum senden. seni hiç suçlamadım, sana hiç kızmadım. şayet bir hata bulmak gerekirse kendime buluyorum. sana hiç "ihtiyacın nedir?" diye sormadığım için. seni kendi kaderim yapmaya çalışıp kendime ortak ettiğim için, ettiğimi sandığım için. çok zor geçti bu 5 haftam, sana hayatımda açtığım krater büyüklüğündeki yeri kapamak ölesiye zor, gebertiyor beni. Fazladan döktüğüm gözyaşları, uykusuz kaldığım geceler ve 4 kilo dışında bişiy kaybetmedim, en azından inancımı. ama sana olan hayranlığım bir saplantıya dönüşüyor, çünkü sensiz yapamıyorum, sensiz yaşadığım 34 yıla nekadar alışıksam seninle yaşadığım haftalarada okadar alışmışım, okadar sevmişim içinde olduğun her detayı, her saniyeyi... etimden kopararak atmam gerekiyor hepsini... canım hala yanıyor, hala çok üzgünüm. rahat uyuyabildiğimi söyleyemem fakat alışıyorum birdaha seninle uyumayacağım fikrine. yanımdaki yastığa bakmayı bıraktım artık sabahları. bana söylediğin hiçbirşey için, yaptığın yahut yapmadığın herhangi bişiy için asla kızgın değilim sana. aksine kendime kızgınım. zararın neresinden dönersen kardır. bir hayatım var, hayatıma beni bağlayan iplerim, yere sağlam basmamı, tutunmamı sağlayan köklerim var. biri kopsa, biri çürüse diğerine dayanıp tutunabileceğim... gel bu uçsuz bucaksız topraklarda yanyana iki çınar olalım demekti maksadım. dedimya zararın neresinden dönersen kar, bizi bir fırtına vurduğunda köklerimden güç alıp kalkarım derken seninde kalkabileceğini düşündüm hep, ilk lodosta devrileceğini ummadım hiç. tekrar söylüyorum, muhtemelen birkaçkez daha söyleyeceğim; seni asla suçlamıyorum, sana sevgim, sana hayranlığım baki, lakin hatayı yapan benim, kendime kızgınım. bugün sana dair arzum eninde sonunda, günün birinde senin de arzun olacak, yüreğin daha yüksek sesle haykırdığında anlayacaksınki bu, senin de ihtiyacın olacak. lakin ben yüzüstü bıraktığın yerde olmayacağım. sana yüreğimden başka verecek hiçbirşeyim yok hayatta, başta peşin peşin avuçlarına bırakmam bundan sebep. ona iyi bakacağını ummamdan, inanmamdan sebep, ökçenle ezip geçtiğin şeyi tamir etmek benim bana borcum dostum, beni ençok kızdıransa sana attığım tüm mesajları, tüm mailleri hala okuduğunu biliyor olmak, fotoğraflarıma hala bakıyor olduğunu biliyor olmak... günün birinde yolumuz tekrar kesişecek, bana duyacağımı adım gibi bildiğim birkaç cümle söyleyeceksin, kısa konuşan, sessiz, dingin bir ruh için telaffuzu zor cümleler olacak fakat illaki söyleyeceksin. ne yazıkki ben aynı ben olmayacağım dostum, önce kendimi affetmeye ve kopa kopa sana bağlı kalan son ipi de koparmaya çalışıyor olacağım yada çoktan koparmış... "beni çok mutlu ediyorsun" dediğimde bana " sen mutlu bir adamsın, ben bişiy yapmadım" demiştin, sana beni neden mutlu ettiğini anlatan uzunca bir mail yazmıştım, farkediyorumki o mailden "seni" çıkardığımda geriye kalan herşey aslında "ben"... sende kendimi görmüş, sende kendime kör olduğum noktalarımı keşfetmişim meğer. beni ben yapan ama unuttuğum sürüyle şeyi... bana hiçbir insan bir insanın hayatına tesadüfen girmez, bir sebebi, bir görevi vardır demiştin. sen ne sebepten geldin ve ne sebepten geçtin henüz bilmiyorum, lakin bana açılacak bir kapının anahtarı olup hayatımdaki görevini tamamladığını düşünmeyi seçiyorum artık. sen sağ ben selamet... selamet son sözdür ama ben henüz son sözümü söylemedim güzel dostum. ne zamanki yüreğin pusulan olur, nezamanki yönünü bulur, nezamanki bana bir dal uzatırsın, işte o vakit söyleyeceğim son sözümü. ben hayatıma kaldığım yerden devam edeceğim bu geceden itibaren, senin paralelin benim meridyenimi elbet kesecek, kesecek çünkü daha evvel hiçkimse tarafından böyle sevilmedin, bu denli önemsenmedin, hiçkimse senin fotoğrafını annesininkinin yanına koymadı, işte birgün bunun seninde ihtiyacın olduğunu farkettiğin an sana iade etmem icab eden her ne varsa etmiş, huzura ermiş olacağım. allah yolunu açık etsin, kendine biçtiğin mutluluk her ne ise eteklerinde olsun hep, allah korusun seni. lakin ben kendi mutlu hayatıma geri dönüyorum, selametle dostum, selametle...